iLTİCA EDENLER ZULMÜ NASIL İSPAT EDEBİLİR?
ZULÜMDEN KAÇMA VE ZULÜM DEVAM ETTİĞİ İÇİN GERİ DÖNEMEME
İltica hukukunda “zulüm” kavramı, kişinin devlet veya devlet dışı aktörler tarafından hedef alınması sonucunda ciddi zarar veya hak ihlalleriyle karşı karşıya kalması durumunu ifade eder. Zulüm, bir kişinin yaşamını, özgürlüğünü veya temel insan haklarını tehdit eden eylemleri kapsar ve bu tür durumlar uluslararası koruma, yani iltica talebinde bulunma hakkını doğurabilir.
Zulüm kavramı, 1951 Cenevre Sözleşmesi ve ilgili protokoller ile şekillendirilmiştir ve ülkeden ülkeye farklı yorumlanabilse de genel olarak belirli unsurlara dayanır. Zulüm gerekçeleri arasında ırk, din, milliyet, belirli bir sosyal gruba mensubiyet veya siyasi görüş yer alır.
Yerleşik içtihatlarda bir durumun “zulüm” sayılabilmesi için genel hatları ile şu hususların dikkate alındığı görülmektedir;
- Kişiye yönelik tehdit ve ihlallerinin ciddi düzeyde olması (örneğin,hürriyeti tahdit, ölüm tehlikesi, işkence veya kötü muamele).
- İhlallerin sistematik ya da sürekli olması, tek bir olayın ötesine geçmesi.
- Devletin doğrudan bu zulmü uygulaması ya da devletin bu zulme karşı kişiyi koruyamaması.
- Kişiye yönelik temel insani haklarının ciddi anlamda ihlal edilmiş olması (Seyehat hakkı,çalışma hakkı,eğitim hakkı v.b hakların kısıtlanmış olması )
- Kişinin; ırk, din, milliyet, belirli bir sosyal gruba mensubiyet veya siyasi görüş nedeni ile şahsen mağdur edilmiş olması yada mağdur edilme ihtimalinin yüksek olması .
Bu kapsamda zulme uğrayan yada zulme uğrama riski olan bir kişi, başka bir ülkede koruma talep ederek iltica başvurusu yapabilir.Ancak bu başvuru sürecinde zulumden kaçtığını ve devam eden bu zulum nedeni ile ülkesine dönemediğini açıkça ispatlaması gerekçektedir.
İltica eden kişi zulümden kaçtığını veya zulmün devam etmesi nedeni ile ülkesine geri dönemediğini nasıl ispat edebilir?
Öncelikle belirtmek gerekir ki iltica hukukunda her kişinin dosyası özeldir. Yani aynı gruba mensup olan iki kişi hakkında farklı kararlar verilebilir. Burada önemli olan kişinin mağduriyetini ispatta kullandığı belge ve deliller ile yaşadığı süreçlerin doğru anlatılmasıdır.
Mutlak Zulüm Karinesi
Birçok AB ülkesinin göç ve göçmenlerden sorumlu kurumları (Hollanda’da IND veya Almanya’da BAMF gibi) temelde kişinin mensup olduğu gruba ait mağduriyetlerinden ziyade kişinin doğrudan uğradığı zulmü dikkate almaktadır. Bunun ispatını da kişinin yapmasını beklemektedir.
İltica eden kişi;
– Savaş,iş savaş veya herkesce kabul edilen soykırım uygulamalarının uygulandığı bir ülkeden geliyor ise,
-Uluslararası Mahkeme ve kurumların verdiği insan hakları ihlalleri kararlarını tanımayan, Adil yargılanma hakkı ortadan kalkmış, Yargı kurumları iktidarların emri ile hareket eder, cezaevlerinde ağır insan hakları ihlalleri uluslararası raporlara geçmiş bir ülkeden geliyor ise,
(Uluslararası kararlar ve raporlar ile ispat edilebilir.)
-Hakkında açılmış savcılık dosyası yada devam eden yargılamaları nedeni ile hürriyeti tahdit edilmiş veya edilme ihtimali kuvvetli ise
(Mahkeme evrakları veya avukat beyanları ile ispat edilebilir.)
-Devlet yada devletin kontrol edemediği illegal yapılar tarafından aranıyor yada kaçırılma riski nedeni ile sürekli saklanmak zorunda kalıyor ise
(Haber metinleri v.b belgeler ile ispat edilebilir.)
-En temek insani haklarından yararlanması devlet tarafından konulan tahditler nedeni ile engelleniyor ise ( pasaport tahdidi v.b)
(Resmi kayıtlar ile ispat edilebilir.)
-Devlet dairelerinde memur olarak çalışırken Kanun veya kanun Hükmünde kararlar ile yargılam yapılmaksızın suçlu kabul edilerek memuriyetinden atılma gibi uygulamalar ile çalışma hakkı engelleniyor ise
(KHK listeleri ile ispat edilebilir.)
-İktidarı veya muhalif görünen kesimlerin çoğu tarafından ötekileştirilmiş bir gruba mensup olduğu için kendisi de doğrudan etkileniyor ise
(Haber metinleri ve raporlar ile ispat edilebilir.)
-Uğradığı zulüm nedeni ile yaşayabilmek için kaçmak dışında bir yol bulamayıp vize alıp doğrudan gelmemiş yada hayatını tehlikeye atarak kaçak ve illegal yollardan gelmek zorunda kalmış ise
(Yutdığı çıkış kayıtları , beyan ve sahte evrak resimleri v.b belgeler ile ispat edilebilir.)
Mutlak zulüm neden ile kaçtığı karinesi kuvveti ihtimaldir.
Nispi Zulüm karinesi
Bu ihtimallerin bir kısmından doğrudan değilde dolalı olarak etkilenen veya etkilenme ihtimali olan kişilerin durumları ise ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir.
Anne ve babasının durumları nedeni ile gelip iltica etmek zorunda kalan çocuklar bunun en somut örnekleridir.
Bu durumda olan kişiler genelde haklarında somut bir tehdit, tahdit veya yargılama olmayan ve bu nedenle de kaçmak zorunda kalmadan vize alarak doğrudan gelebilen kişilerdir.
Bu kişiler ortak sorunu; aileleri nedeni ile toplumdan ötekileştirilmiş olmaları ve ülkelerinde adalete olan güven kalmadığı için gelecek umutlarının kalmamış olmasıdır.
Bu kişilerin geldikleri ülkede ;
-Cezaevinde bulunan anne ve babalarının sırf işkence olsun diye çocukları üzerinden tehdit edilme hadiseleri var ise
(Haber metinleri ile ispatlanabilir)
-Anne ve Babanın KHK v.b kararlar ile memuriyetten atılmaları nedeni ile toplumdan ötekileştirildiğine dair somut vakıalar yaşanıyor ise
(Haber metinleri ile ispatlanabilir)
-Çocukların okudukları okullar devlet zoru ile kapatılmış ve bu okullarda okudukları için küçük yaşta bu çocuklar da fişlenmiş ise
( Haber metinleri ve diploma kayıtlarıv.b belgeler ile ispatlanabilir)
-Mensup olduğu millet yada grup, iktidar yetkilileri veya taraftarları tarafından medya ve benzeri yerlerde sürekli aşağılanmaya devam ediyor ise,
(Haber metinleri ile ispatlanabilir)
-Reşit olduğu halde sırf aidiyeti nedeni ile devlet kurumları veya özel sektörde iş bulma veya yaşama imkanları ellinden alınıyor ise,
(Haber metinleri ile ispatlanabilir.)
-Ailelerinin yaşadıkları gözaltı,yaklama,cezaevi süreçleri v.b zulum süreclerinin içinde büyümeleri nedeni ile piskolojik olarak yıkıma uğrama ihtimalleri kuvvetli ise ,
Kişinin nispi zulüm nedeni ile kaçtığı karinesi kuvvetlidir.
İltica eden kişi kendi durumunun mutlak yada nispi zulüm kapsamında olup olmadığını değerlendirmeli ve belge ve delliller ile zulme uğradığını ispat etmelidir.
İltica eden kişi şayet zulümden kaçtığını ispat noktasında yeterli delile sahip değil ise en azından ülkesine dönmesi halinde zulme uğrayabileceğini ispatlamalıdır. Zira mülteci aynı zamanda zulum devam ettiği için ülkesine dönemeyen kimsedir.
Zulum devam ettiği için Ülkesine Dönememenin ispatında en önemli delil uluslararası raporlardır. BM veya AB Konseyinin yada iltica edilen ülkenin resmi makamlarının hazırladığı raporlar gelinen ülkedeki zulmün devam edip etmediğinin açık ispatıdır. Ayrıca gelinen ülkedeki medya kuruluşlarının haber ve yorum metinleri de zulmun devam edip etmediğine delil olarak kullanılabilir.
İltica edilen ülkedeki yerel Sivil Toplum Kuruluşlarının düzenlediği raporlar kaynak gösterilerek savunma yapılabilir.
Sonuç olarak ispat yükünün iltica eden kişiye bırakıldığı ülkelerde (Hollanda yakın zamanda politka değişikliği ile bu kapsamdadır) iltica eden kişinin kendini savunması ve ama mülakata ciddi olarak hazırlanması gerekmektedir. Bunu yaparken mutlaka iltica hukukunu bilen uzman kişi ve avukatlardan destek alması tavsiye edilir. Uzun iltica süreçleri ve red kararı halinde uzun yargılama ve deport süreçleri dikkate alındığında cüzi masraflar yaparak daha kuvveti savunmalar hazırlamak akıllıca bir yol olacaktır.
Saygılarımızla
Avukathht Danşmanlık